10 Eylül 2010 Cuma

TRABZON DEYİNCE





Fatma Babuşçu
fbabuscu@hotmail.com

Tarih: 02.09.2010 Saat: 09:26:17








“Oradan bakınca nasıl gözüküyor Trabzon?”
Ege’de yaşayan; sevginin, aşkın, kadınların şairi olduğunu iddia eden yeni yetme şairlere benzemeyen şair arkadaşıma soruyorum bu soruyu.
Aramızda sonsuz kilometreler olsa da, bu şehirle ilgili gelişmelerden haberli olduğunu tahmin ediyorum.
Trabzon’a nasıl bakıyorsa, bana da öyle bakacaktır, merakım biraz da ondan!..
Ağır, kırıcı olmamakla birlikte; bana Trabzon’la ilgili daha çok da olumsuz şeyler yazacağını sanıyorum nedense.
Şehir olarak sicilimiz ortada…
Soruma yönelik daha çok da olumsuz yanıt beklememde, şehir dışındayken yaşadığım bazı anların da katkısı var. Nereli olduğum sorulunca, verdiğim cevapla ilgili kendini hissettiren tepkilere tanık oldum kaç kere. Olağan, olması gereken tepkiler ummuştum oysaki.
Trabzon deyince (entelektüel insanların), yüzlerinde önce bir öfke dalgası kabarıyor.
Son yıllarda yaşanan tatsızlıkları anımsatıp geriliyorlar. Benim de canım sıkılıyor. Ama çok belli etmiyor, yalnız kaldığım zamanlara saklıyorum sıkıntımı açmayı.

Bazan da; iyi ki Trabzon gibi bir şehrimiz var, dercesine abartılı, sinsi, art niyetli bir hayranlık yakalıyorum yüzlerde, sözlerin tınısında. Hoyrat, tez canlı insanların yaşadığı, dolayısıyla da hak edenlere layıkıyla haddini bildiren bir şehir olarak görüyorlar burayı.
Ne büyük yanılgı!..
Öyle düşünmesi kadar düşündürtmesi de ayrı bir talihsizliktir ya!..
Genelde fanatizm yanlısı insanlar oluyorlar. Onların Trabzon’a ne tür bir pencereden, ne tür bir psikolojiyle baktıklarını gayet iyi anladığım için hiç hoşuma gitmiyor sempatileri. Katı, ön yargılı, öfkesi kabarmış halde bakanlardan daha tehlikeli görüyorum onları.
Öldürmenin neresi güzel? Ayrımcı, ırkçı, dışlayıcı bakışın neresi, anlamıyorum.
Ünlü şair Bedri Rahmi Eyuboğlu’nu düşünüyorum böyle zamanlarda. Onun, Trabzon deyince aklına gelen o bin bir güzellik, anlam nerde, son dönemlerde hatırlananlar nerde!..
Son yıllarda gündemi meşgul eden olumsuz gelişmeleriyle anılır oldu Trabzon.
Buradaki kültürel yapıyı, tarihi önemi, insanının öne çıkan karakteristik özelliklerini, sanatsal faaliyetlerdeki canlılığı, mevsimsel değişkenliklerin getirisi sonsuz güzellikleri göz önüne getirip hatırlayanlara rastlamak gitgide azalıyor.
Şehre dair olumlu her tür gelişme, güzellik, değer gölgede kaldı gibi bir şey. Bilinçli olarak yaşatılan tatsızlıkların gölgesine itilip, unutturuluyorlar mı ne!

Şairler ince, naif, düşünceli insanlardır. Adları ‘yalancı’ya çıksa da hep güzel şeyler söyler, yazarlar. Bir kere; en zor, en gergin zamanlarınızda güzel şeyler fısıldarlar kulağınıza.
Trabzon deyince, durdu, düşündü şair arkadaşım. Can sıkıcı yaşanmışlıkları hatırlatmanın gereksizce olacağını düşündü besbelli ki… Bedri Rahmi’nin şiirine sığdırdığı bütün o güzel yönlerini tam olarak gözlemleyip bilemese de şehrin öne çıkan taraflarına değindi.
Örneğin Karadeniz kadınlarının ne kadar cefakar, çalışkan olduğuna.
Erkeklerininse…

Kadınlarımıza oranla onların durumu da malum. Bir başka yazımda değinirim belki.
Farklı görüş ve görünüşlere fırsat tanımayan katı, sığ, dışlayıcı, hoşgörüsüz yaklaşımlar unutulmamalı, örtbas edilmemeli elbette. Fakat işlenen her kötülüğün bir şehre, bireylere gizliden gizliye ya da açıkça mal edilmesi de haksızlık olur.
Sınıfta biri, bir hadsizlik, saygısızlık ya da insanlık dışı bir yaklaşımda, eylemde bulundu diye, olayın acısını taa içinde hisseden herkesi sıra dayağına çekmek gibi bir şey.



Not: derneğimizin değerli üyesi Fatma babuşcunun yazılarını Taka gazetesinden takip ebilirsisniz

8 Eylül 2010 Çarşamba